Sivrisinek
Haşere olan sivrisinek, Latince: Culiseta longiareolata çift kanatlılar (Diptera) takımının Culicidae familyasından kan emici zararlı böceklerin ortak adı. Kan emmek için yaklaşırken vızıltılı sesleriyle kolayca tanınan, ince uzun bacaklı narin böceklerdir. Sivrisinekler tam başkalaşımlı böcekler olup 4 evreden geçerler: Suda geçen yumurta, larva, pupa evreleri ile karada geçen ve ergin evre. Sivrisinekler doğru bilinenin aksine kışın da hangi evrede olursa olsun yaşayabilir. Yumurtadan çıkan sivrisinek yavrularının (larva ve pupa), büyüme evrelerini tamamlayabilmeleri için küçük bir su birikintisine ihtiyaç duyar.

En sevilmeyen haşere olan sivrisinek. Bu, çamurlu bir yağmur suyu, bataklık, çeltik, havuz suyu ya da teneke kapta birikmiş bir su olabilir. Ancak durgun sular sivrisineklerin tercih sebebidir. Çünkü bu sular, içerdikleri fotosentez yapabilen bitki öbekleri sayesinde, oksijence zengindirler. Sivrisinek yumurtaları su bulunan her ortamda gelişebilirler, ancak bazı şartların sağlanması gerekir: Yumurtadan çıkacak olan larva, yetişkin bir sinek oluncaya kadar farklı evreler geçirecektir. Her evrede de yavru sineğin farklı ihtiyaçları olacaktır. Kuraklık ve aşırı sıcak da yumurtaların gelişimini engelleyebilir.
Bir sivrisineğin kan emmek için konukçusunu nasıl bulduğu tam olarak bilinememektedir. Kanda bulunan aminoasitlerin, eminlerin ve amonyağın karışımı cezbedicidir. En iyi cezbetme etkisinin nem ve sıcaklık olduğu bilinmektedir Sivrisinekler kan taşıdıkları için hastalık bulaştırma riski vardır. Örneğin sarıhumma, fil hastalığı ya da sıtma gibi parazit hastalıklarını sivrisinekler taşıyabilir. AIDS’e sebep olan HIV ise bu canlılarda gelişme ortamı bulamaz. Virüsler, sivrisinekler tarafından taşınmaz. Günümüzde sivrisineklerle mücadele için kimyasal ve fiziksel pek çok metot kullanılmaktadır. Ancak çok basit ve hızlı üremeleri nedeniyle etkin bir mücadele ile lokal temizliği mümkündür.
Pire
Pire, Holometabola üsttakımına bağlı kanatsız, küçük, kan emici bir hayvan takımıdır. Tropik, astropik ve ılıman bölgelerden kutup bölgelerine kadar yayılmış olan bu böcekler özelleşmiş vücut yapıları sayesinde memelilerin ve kuşların derisine tutunarak kanlarını emer, konakları arasında yer değiştirirken son derece tehlikeli hastalıkları da bulaştırabilir. Vebanın insanlara bulaşmasında başrolü oynayan Xenopsylla cheopis ve akrabaları Orta Çağda Avrupa nüfusunun yaklaşık dörtte birinin ölümünden sorumludur. Pireler dış parazitlerdir. Memelilerin ve kuşların kanlarını emerek yaşamlarını sürdürürler. Boyları 1,5 milimetreden 3,3 milimetreye kadar değişiklik gösterir. Hızlı hareket edebilen genelde koyu renkli canlılardır. Genellikle köpek, kedi, insan, tavşan ve kümes hayvanlarında bulunurlar ve ısırdıkları yerleri uyuşturmak için kullandıkları salgı kaşıntı yaratır. Alerjik reaksiyon gösterildiği takdirde deride kızarıklıklar oluşur. Taşıdıkları Yersinia pestis adlı bakteri insanlara bulaştığında ölümcül hıyarcıklı veba hastalığı meydana gelebilir. Pire özel tasarlanmış ayakları sayesinde şu ana dek evrende bilinen en hızlı ivmelenmeye sahip, kendi boyutuna göre en uzağa zıplayan canlıdır.

Pireler; evcil hayvanlar ile birlikte evlerde görülen yaygın problemdir. Evinizin veya işyerinizin önceki sahiplerinin kedi veya köpek bulundurması durumunda, sizin evcil hayvanınız yoksa bile pire bulabilirsiniz. Pire yumurtaları, konakçı üzerinde değil yerde, halılarda, kilimlerde, yatak örtülerinde, döşemelerde ya da yerdeki çatlaklarda kuluçka evresini geçirirler ve çoğu pire iki gün içinde yumurtadan çıkar. Pire istilası çok yönlü bir mücadele planı gerektirir. Sadece evcil hayvanın üzerindeki pirelerle mücadele ya da bireysel pire ısırıklarıyla ilgilenmek evinizi pirelerden kurtarmak için yeterli olmayacaktır. Pireyle mücadelenin etkin yolu hem kimyasal hem de fiziksel yöntemler içermeli ve sadece evcil hayvanınız üzerinde değil evin içinde ve dışında uygulanmalıdır. Elbette, yapmanız gereken ilk şey evcil hayvanınızı her gün kontrol etmek olacaktır. Pirelerin erken tespit edilmesi, evinizin ve evcil hayvanınızın daha az zarar görmesini sağlayacaktır.
Kene
Keneler zorunlu kan emici ektoparazitlerdir. Bacakların uçlarında çengeller ve vantuzlar vardır. Deriye rahatça yapışarak ağız organelleri ile kan emerler. Ön ayaklarının uçları dokunma ve koku alma için özelleşmiştir. Ormanlarda bulunduğu ağacın altından bir hayvan geçtiği takdirde üzerine düşüp derisine yapışır ve etine hortumunu sokarak kanını emer. Kenelerin tükürük salgısı dokuları sindiren ve likefiye eden proteolitik enzimler içerir. İnsan ve hayvan hastalıklarının taşınmasında rol oynayan en önemli vektörlerdendir. Birçok bakteri, riketsiya, spiroket, virüs, parazit, mantar, protozoa ve solucan kökenli hastalığa sebep olabilirler. Ek olarak toksikozlar, felçler ve alerjik reaksiyonlara da yol açabilirler. Dünya’nın her bölgesinde bulunurlar.
Haşere farklı olarak vücutları tek bölümden oluşur. Keneler oldukça doğurgan vektörlerdir. Sivrisinekler dışında diğer tüm eklembacaklılardan daha fazla hastalık etkeni bulaştırırlar. Bilinen 900 kene türü bulunmaktadır.

Ülkemizde keneler halk arasında sakırga, yavsı, kerni gibi isimlerle de bilinir ve 32 kene türü bulunmaktadır. Türkiye’ de Ixodes soyundan “Ixodes ricinus türü özellikle cok yağışlı ve yoğun ormanlık alanların bulunduğu Karadeniz Bölgesi gibi kuzey bölgelerimizde sıktır. Buna karşılık “Amblyomma veriegatum” türü Suriye sınırında Hatay’da, “Ornithodorus” türü Orta-Doğu Anadolu’da, “Otobius megnini” (Malatya’da, “Boophilus kohlsi” Suriye sınırında görülmüştür. Diğer türlerde “Haemaphysalis, Hyalomma, Boophilus, Dermacentor, Rhipicephalus ve Argas” türleri ise tüm Anadolu’da yaygın olarak bulunmaktadır. Bir kene vücuda bulaştığında, koltuk altlarına, kasıklara veya saçlı ya da yoğun kıllı bölgelere göç ederler. Beslenmek için uygun bir nokta bulduklarında cildi ısırırlar ve kan emmeye başlarlar. Kan emerek beslenen diğer haşere türlerinin aksine keneler konaklarını ısırdıktan sonra vücuda bağlı kalırlar. Kenenin tutulup çekilmesini içeren çıkarma yöntemlerinin hepsi kenenin paniğe kapılıp midesindeki kanı boşaltmasına sebep olabilir. Bu yüzden kene çıkarılmamalı, kendiliğinden çıkması sağlanmalıdır.
Karasinek
Ev sineği veya Karasinek (Musca domestica), iki kanatlılar (Diptera) takımının Muscidae familyasından böcek türü.Uzunluğu 5-8 mm arasında değişen, rengi genel olarak koyu gri ve siyah olan ve uçabilen bir sinek türü. Yerleşim bölgelerindeki bütün sineklerin % 90’ını meydana getirir. Kutuplar’dan Ekvator’a doğudan batıya yayılmış durumdadır. Karasinek insanların yaşadığı en soğuk iklimden en sıcak iklime kadar bütün meskûn yerlerde bulunabilir. Uygun koşullarda 7 gün içerisinde erginliğe ulaşıp çiftleşebilir. Yaşam süreleri ortam sıcaklığına bağlı olarak 2-3 hafta arasındadır. Yaşamları boyunca 10 kez yumurta bırakabilirler. Uygun koşullarda tek bir haşare olan karasinek bir yıl içerisinde 250 milyar karasineğin atası olabilir.

Karasinek, bütün uçucu böcekler içinde, arka kanatlarının değişimiyle oluşan halter denen denge organı sayesinde, en üstün uçma kabiliyetine sahip usta bir “hava akrobatı”dır. Yetişkin karasinekler ortalama olarak 30 gün yaşarlar. Pupa, larva, yumurta ve erginden oluşan dört aşamalı döngüden geçerler. Her türlü gıda ve çöp artıklarıyla beslenirler ve ortalama 3 km uçarak çevrede insanların yaşadığı her yeri istila ederler ve vücutlarında çok çeşitli hastalık mikropları taşıdığı için her dolaştığı şeye mikrobu bulaştırırlar. Zira her 5 dakikada bir gezdiği yerlere dışkı bırakırlar. Kolera, diyare, dizanteri, hepatit, çocuk felci, gıda zehirlenmeleri, salmonelloz, verem gibi hastalıklara neden olurlar.
Karınca
Haşere olan karıncalar (Formicidae) familyasını oluşturan, yaban arıları ve arılarla birlikte zar kanatlılar (Hymenoptera) takımında yer alan, sosyal yaşam gösteren böceklere verilen ortak addır. Karıncalar, Kretase Dönemi’nin ortalarında, 110 ile 130 milyon yıl önce yaban arısına benzeyen hayvanlardan türemiş ve çiçekli bitkilerin ortaya çıkışından sonra çeşitlenmiştir. Günümüzde 12.000’den fazla türü sınıflandırılmıştır ve yaklaşık 14.000 civarında türü olduğu sanılmaktadır. Dirsekli antenleri ve ince bellerini oluşturan düğümsü yapıları ile kolaylıkla tanınırlar. Karıncalar, boyutları küçük doğal boşluklarda yaşayan birkaç düzine avcı bireyden, çok büyük bölgeleri kaplayan ve sayıları milyonlarca bireyi içeren oldukça yüksek oranda organize kolonilere kadar oluşan topluluklar içinde yaşarlar. Büyük koloniler çoğunlukla “işçi” ve “asker” sınıflarını oluşturan kısır dişilerden oluşur. Bu kolonilerde aynı zamanda verimli erkekler ile bir ya da daha fazla “kraliçe” adı verilen verimli dişiler de bulunur.

Karıncalar ortaya çıktıkları dönemde tüm böcek türlerinin %1’ine tekabül edecek kadar az olmalarına rağmen Paleojen döneminin başında baskın hale gelmiştir. Günümüzde ise hayvanların biyokütlesinin %20’sini karıncalar oluşturmaktadır. Yani etraftan rastgele bir hayvan seçecek olursanız matematiksel olarak her 5 canlıdan 1’i karınca olacaktır.
Karıncaların bu denli popülasyonunun artması birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Karıncalar; evlerimizin dışında, ticari işletmelerde ve özellikle steril alanların bulunması gereken işletmelerde daha fazla sorun oluşturmaktalar. Para, mal ve itibara zarar verebilirler. Bu nedenle karıncaların kontrollü bir şekilde bu alanlardan uzaklaştırılması, karınca popülasyonunun kontrol altına alınması gerekliliği ortaya çıkarmaktadır.
Hamam böceği
Blattodea veya Hamam böceği, Polyneoptera üsttakımına bağlı bir hayvan takımıdır. Takımın bilimsel adı Yunancada hamam böceği” anlamına gelen blatta sözcüğünden türetilmiştir. Yaklaşık 300 milyon yıldır dünya üzerinde yaşamaktadır. Bazı türleri hiçbir şey yemeden 1 ay aktif yaşayabilir ve sadece posta pulu arkasındaki zamkla beslenerek hayatta kalabilir. Su altında yarım saate kadar boğulmadan yaşayabildikleri görülmüştür. İnsana kıyasla radyasyona 6 ile 15 kat daha dayanıklıdırlar. Bir hamam böceği, kafası olmadan iki hafta yaşayabilir fakat başsız bir hamam böceği açlıktan ölecektir.
6 farklı familyada yaklaşık 4.500 türü bulunmaktadır. Hamam böcekleri, 2.000 metreden daha yüksek yerler ve kutup bölgeleri dışında, dünyanın her yanında daha çok sıcak iklimleri tercih etmektedir. İnsanların olduğu soğuk iklimlere de adapte olmuşlardır. Akşamları aktif olmaktadırlar ve organik besinlerle beslenirler. Türkiye’de üç türü bulunur. Bunlar, Alman hamam böceği (Blattella germanica), Doğu hamam böceği (Blatta orientalis) ile Amerikan hamam böceği (Periplaneta americana)’dir. Bunlardan Doğu hamam böceği Türkiye’nin yerli böceğidir.

Hamam böceği, nemli ve sıcak ortamlarda yaşamayı seven haşere olması ile ev ve işyerlerinde görülen böcek türüdür. Yiyeceğin bol olduğu ev, fırın, mutfak, pastane, çöplük ve lokanta gibi alanlarda çok sık görülen bu haşere, hamam böceği ilaçlama yapılmadığı sürece hızlı şekilde üremeye devam eder. Basık ve oval vücut yapısına sahip olup baş kısmında 2 tane anteni bulunur. Ortalama 6-8 cm boyunda olur ve renkleri türlerine göre değişmektedir. Hamam böceklerinde kanat vardır, fakat uçamaz. Her alana yayılabilen ve çok hızlı üreyen bu canlıları yok etmek için etkili böcek ilaçları ile hamam böceği ilaçlaması yaptırılması şarttır.
Tüm haşere türlerinde olduğu gibi hamam böceği de yumurtlama sistemi ile çoğalır. Her üremesinde yüzlerce yumurta yapan hamam böcekleri yumurtalarını bir süre sırtında taşır. Hamamböceğinin yumurtalarını sırtında taşıması sonucu yumurtalar yerlere dökülür ve yumurtalar ortama yayılır, yumurtaları gözle görülmez.
Hamam böcekleri, dizanteri, astım ve tifo gibi hastalıkların potansiyel taşıyıcılarıdır. Hamam böcekleri hem etçil hem otçuldur ve tercih ettikleri yiyecekler arasında maya maddeleri, kiri foseptik maddeleri, kıl, deri, parşömen, duvar kâğıdı, dışkı ve insan gıdaları bulunmaktadır. İnsan gıdaları, hastalık ajanlarının böceğin vücudundan mekanik transferi veya dışkı içinde yayılması ile kontamine olabilir.
Haşere ile başa çıkmanız için DC CYPEROX UL kullanmanızı tavsiye ediyoruz.
Bizi instagram medyadan takip edebilirsiniz.